24.04.2025
CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, Türkiye'deki sezaryen ile doğum oranlarındaki artışın nedeninin AK Parti iktidarının sağlık politikaları olduğunu belirterek, "Sağlığı özelleştiren, ticari bir meta haline getiren AKP iktidarının sağlık politikaları neden, sezaryenle doğum oranlarındaki bu artış sonuçtur" ifadesini kullandı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, Türkiye'deki sezaryen doğum oranlarındaki artışı değerlendirdi. Şahbaz, şunları kaydetti:
“'Doğal Olan Normal Doğumdur' yazılı bir flamayı binlerce erkeğin bulunduğu bir stadyumda futbolcuların eline vererek toplumsal farkındalık yaratmaya çalışmak tam AKP iktidarının icraatı olabilirdi. Bu uygulama kadın bedeni üzerinde tahakküm kurmaya çalışan, kadının ne giyeceğine, kaç çocuk doğuracağına, nasıl doğuracağına karar verdiği çağdışı ataerkil zihniyetin dışavurumudur.
Sağlık Bakanlığını sezaryen ve normal vajinal doğum oranlarındaki değişimi iyi incelemeye davet ediyoruz. Yıllar içindeki değişime baktığımızda, Sezaryenle doğum oranlarının 2001’de yüzde 21 iken, Sağlıkta Dönüşüm programı ile birlikte 2010 yılında yüzde 43’e, 2023 yılında yüzde 61.5 oranına yükseldiğini görüyoruz. Bu arada özel hastanelerde sezaryenle doğum oranı 2023 yılında yüzde 78.1’dir."
Türkiye'de sezaryen ile doğum oranlarının çok yüksek olduğunun altını çizen Şahbaz, "Ülkemizde sezaryen ile doğum oranları çok yüksektir ama bunun nedenleri sorgulanmadan, sadece sezaryenle doğum yaptığı için kadını başarısız anne olarak nitelendirerek, binlerce erkeğin bulunduğu stadyumlarda erkek futbolcuların eline 'Doğal Olan Normal Doğumdur' flaması tutuşturup toplumsal baskı kurmaya çalışarak ve doktoru cezalandırarak çözüm oluşturulamaz" ifadelerini kullandı.
Gebelerin sezaryen doğumu tercih etmelerinin nedeninin AK Parti iktidarının sağlık politikaları olduğunu belirten Şahbaz, şunları kaydetti:
"İlk icraat olarak kadın sağlığı için son derece önemli olan Aile Planlaması merkezleri kapatılmıştır. Bu merkezlerde ve sağlık ocaklarında ücretsiz olarak dağıtılan doğum kontrol hapları, prezervatifler, rahim içi araç uygulamaları ulaşılamaz hale gelmiştir.
"AİLE SAĞLIĞI MERKEZLERİNDE EBE KADROSU BULUNMAMAKTADIR"
Sağlıkta Dönüşüm programı ile birinci basamak sağlık hizmetlerinden ebeler çekilmiştir. Önceden hemen her sağlık ocağında görev yapan ebeler, gebelerin tıbbi takibini yapmaktaydı. Aile Sağlığı Merkezlerinde ebe kadrosu bulunmamaktadır, ebeler yok denecek kadar azdır. Öncelikle gebeler artık doğum öncesinde ebelerin takibinden, psikolojik, tıbbi desteğinden mahrum kalmıştır. Doğum öncesi takiplerin neredeyse tamamı ulaşabildiği kadarıyla hastanelerde gerçekleştirilmektedir. Bu da gebelerin, korkularını aşmadan, gerekli tıbbi, bilgi ve psikolojik desteği alamadan yani doğuma hazır olmadan sürece girmesi ve sezaryenle doğum oranlarında artışa neden olmaktadır.
"İLLERİMİZDEKİ KADIN DOĞUM VE ÇOCUK HASTANELERİ KAPATILDI"
Normal vajinal doğum tecrübeli ebeler ve kadın doğum hekimleriyle 24 saat acil doğum hizmetinin verildiği, altyapısı güçlü klinikler ve hastaneler gerektirir. Bunun karşılığı doğumevi olarak adlandırılan, ülkemizde neredeyse her ilde bulunan, tecrübeli ebeleri ve uzman doktorlarıyla güçlü kadroları olan yüz yıllık geçmişe sahip kadın hastalıkları doğum ve çocuk hastaneleridir. Bu hastaneler sağlıkta dönüşüm programı ile birlikte kapatılmıştır. Örneğin Bakırköy’ün merkezindeki Bakırköy Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi kapatılarak yerine AVM yapılmıştır. Ankara’da Zekai Tahir Burak, Etlik Zübeyde Hanım, Telsizler, Ulucanlar, İzmir’de, Bursa, Kocaeli, Adana, Mersin, Isparta, Eskişehir, Antalya, Manisa, Elazığ ve ismini sayamadığım illerimizdeki Kadın Doğum ve Çocuk Hastaneleri kapatılmış, personeli kentin kilometrelerce uzağında bulunan şehir hastanelerine taşınmıştır."
"ÖZEL HASTANELER UZUN SAATLER VAJİNAL DOĞUM TAKİBİ YAPMAYA UYGUN DEĞİLDİR"
Çoğu hastanenin kadın doğum kliniklerinin içinin boşaltıldığını ve bu nedenle doğum hizmeti veremediklerinin altını çizen Şahbaz, "Çoğu hastanede kadın doğum klinikleri içi boşaltılarak doğum hizmeti veremez hale gelmiştir. Doğumda kamu sağlık hizmetleri ulaşılabilir olmaktan uzaklaşmıştır. Halk, şehir merkezinde bulunan özel hastanelere gitmeye zorlanmıştır. Özel hastaneler ticari kar beklentisi, yetersiz kadroları ve tecrübesiz ebeleriyle uzun saatler vajinal doğum takibi yapmaya uygun değildir. Saatlerce doğum takibi yapmak yerine yarım saat gibi kısa bir sürede sezaryen ameliyatı ile doğum gerçekleştirilmektedir. Özelde ya da devlette hekimler performans baskısı ve ağır çalışma yükü altında, hastaya uzun zamanlar ayıramadığı için kısa sürede sezaryenle doğumu tercih etmektedir" ifadelerini kullandı.
Şahbaz, şunları kaydetti:
"Bu arada doğru bilgilendirilmeyen, doğuma hazır hale gelmeyen hastalar ağrıdan sancıdan kaçınmak, kısa sürede garanti sağlıklı bebek beklentisi ile ağrısız ve risksiz doğum anlayışı ile sezaryen ameliyatını tercih etmektedir. Kadın doğum hekimlerimiz en fazla malpraktis davaları ile karşı karşıya kalan hekim grubudur. En ufak bir komplikasyonda malparktis ve tazminat baskısı, uzun ve yıpratıcı yargı süreçleri nedeniyle hekimler normal vajinal doğum yerine sezaryen doğumu tercih etmektedir. 'Ben elimden gelen her şeyi yaptım, sezaryenle doğum gerçekleştirdim ama yine de komplikasyon gelişti başka yapabileceğim bir şey yoktu' diyerek kendini savunmakta, malpraktis ve tazminat cezalarından kaçınmaya çalışmaktadır. Sağlığı özelleştiren, ticari bir meta haline getiren AKP iktidarının sağlık politikaları neden, sezaryenle doğum oranlarındaki bu artış sonuçtur. Ülkede doğumevlerini, kadın doğum hastanelerini kapatan Sağlık Bakanlığı, kadınları normal doğum yapmamakla suçlamaktadır. Sezaryenle doğum yapan kadınları başarısızlıkla niteleyen medya paylaşımları yapmaktadır. Tüm bu nedenleri sorgulamadan ve sistemi düzeltmeden sadece doktorlara yaptırım uygulayarak ya da kadınlara başarısız anne nitelemesi ile toplumsal baskı uygulayarak sezaryen doğum oranlarını düşürmeye çalışmak doğru değildir, çözüm de değildir. Doğum tıbbi bir durumdur ve bir kadının nasıl doğuracağına kendisi ve doktoru, ebesi birlikte karar verecektir.
"KADIN DOĞUM VE ÇOCUK HASTANELERİ KOLAYLIKLA ULAŞILABİLİR LOKASYONLARDA TEKRAR AÇILMALIDIR"
Çözüm önerilerimizi de sıralamak istiyoruz. Doğum öncesi 1. Basamak Aile Sağlığı Merkezlerinde görev yapacak ebeler tarafından yakın takip ile eğitim, tıbbi ve psikolojik destek sağlanarak doğum korkusu aşılmalı, hasta doğuma hazır hale gelmelidir. Uzun saatler alan doğum takibini ve doğumu gerçekleştirecek tecrübeli ebe ve kadın doğum hekimlerinden oluşan güçlü uzman kadroları ile kadın doğum ve çocuk hastaneleri kolaylıkla ulaşılabilir lokasyonlarda tekrar açılmalıdır. Bu hastanelerde güçlü altyapısı ve tecrübeli, güçlü kadroları ile saatler süren doğum eylemi güven içinde gerçekleşebilmelidir. Kadın doğum hekimlerini doğum eyleminde yaşanan komplikasyonlar karşısında malpraktis ve milyonlarca lira tazminat davalarından koruyucu yasal ve ekonomik altyapı oluşturulmalıdır."